ABD işçi sınıfı: Uyuyan dev uyanıyor
Emperyalizmin kalbi sınıf mücadeleleri ile sarsılmaya devam ediyor. Şubat ayının sonlarında Wisconsin eyaletinde kemer sıkma politikalarına karşı yükselen ve Vietnam Savaşı’ndan bu yana görülmemiş düzeyde kitleselliğe ulaşan eylemler, farklı eyaletlere sıçradıktan sonra ABD’nin her açıdan merkezi olan New York sokaklarına da taşındı.
Başta kamu işçileri olmak üzere bir dizi sektörde toplu iş sözleşmelerinin iptali, toplu sözleşme hakkının gasp edilmesi ile çeşitli alanlarda özelleştirmeleri gündeme getiren düzenlemelerle, ABD’de işçi sınıfının kazanılmış haklarına yönelik büyük bir taarruz sözkonusu. Bu saldırılara karşı, ülkenin en büyük sendika federasyonu AFL-CIO, 4 Nisan haftasını kapsayan “Hepimiz Biriz” (“We are one”) isimli bir kampanya düzenledi. 4 Nisan tarihi aynı zamanda ABD’de siyahların en önemli liderlerinden Martin Luther King’in, sendikalaşma hakkı için mücadele eden temizlik işçilerine destek amacıyla gittiği Memphis’te bundan 43 yıl önce, 1968 yılında öldürüldüğü tarih ile aynı güne denk geliyor.
4 Nisan haftası boyunca sendikalar, Los Angeles, Seattle ve San Francisco gibi kentlerde yaptıkları çeşitli gösteriler, toplantılar ve eylemlerin ardından 9 Nisan tarihinde New York’ta Times Meydanı’nda bir araya geldi. Öğretmenlerden metal işçilerine, itfaiye işçilerinden ulaşım ve taşıma işçilerine kadar kamu ve özel sektörde çalışan yaklaşık 20 bin emekçi kazanılmış haklarına, üniversitelerden liselerden gelen öğrenciler ve gençler ise geleceklerine sahip çıkmak için meydanları doldurdu. Özellikle New York’ta yaklaşık 70 bin kamu emekçisinin işsiz kalmasına yol açacak olan ve bütçe reformları adı altında yapılan saldırıların, işçi sınıfını yıldırmak bir yana, haklarına sahip çıkmak ve mücadeleye katılmak için daha fazla motive ettiğini dile getirdiler.
Gösterilerde “hepimiz biriz” sloganının yanı sıra en fazla öne çıkan sloganlardan birisi de “devrim şimdi başlıyor” sloganı idi. İşçi sınıfı hareketi ve mücadele geçmişi açısından köklü bir tarihe sahip olan ABD topraklarında mücadele hem yaygınlık hem de kitlesellik için yükselişe geçme işaretleri gösteriyor. Eylemlere katılanlar sürekli olarak Martin Luther King’in, 1963 yılında gerçekleştirilen siyahların ve işçi sendikalarının Washington Yürüyüşü’nün ardından 200 binin üzerinde insana seslendiği ünlü “Bir hayalim var” konuşmasına atıfta bulundular. ABD işçi sınıfı kendi hayalini gerçeğe dönüştürme konusunda henüz küçük de olsa adımlar atıyor. Bu adımlar büyüdükçe, sıklaştıkça ve dünya işçi sınıfının adımlarına karıştıkça, işçi sınıfı nihai zaferine daha da yaklaşacaktır.
* Bu yazı Gerçek Gazetesi’nin Mayıs 2011 tarihli 19. Sayısında yayınlanmıştır.