TÜSİAD kimdir, neyi savunur?

TÜSİAD 2 Nisan 1971’de Türkiye’nin tekelci büyük sermayesinin örgütü olarak kuruldu. Kuruluş tarihi 12 Mart askeri muhtırasının 20 gün sonrasına rastlar. 12 Mart’ın öncesinde sermayeye ecel terleri döktüren Kavel grevinden, DİSK’in kuruluşundan sayısız grevden ve mücadeleden gelen 15-16 Haziran işçi ayaklanmasında doruk noktasına ulaşan sınıf mücadeleleri vardır. İşçi düşmanı 12 Mart yarı-askeri rejimi altında kurulan bu sermaye örgütü her daim işçi düşmanı iktidarları desteklemiş, 70’li yıllar boyunca işçi sınıfının yükselişinin önüne geçilemeyince 12 Eylül askeri diktatörlüğünün de baş destekçilerinden biri olmuştur. Türkiye’deki her türlü gericiliğin arkasından çıkan bu sermaye örgütü AKP’nin iktidara gelmesine de kendi ekonomi programını hayata geçirdiği ölçüde hayırhah bakmıştır. AKP ekonomide, iç ve dış politikada kendi içinden çıktığı İslamcı sermayenin çıkarlarını TÜSİAD’ın isteklerinin önünde tuttuğunda ise bu sermaye örgütünü muhalif pozlar verirken görmüşüzdür.

TÜSİAD ne demokrattır ne de ilericidir. TÜSİAD’ın işçi düşmanlığı öyle basit bir şey değildir. NATO mahsulü kontrgerillanın ve bu emperyalist örgüte hizmet eden faşist çeteleri besleyen TÜSİAD’ın elinde Kemal Türkler, Kenan Budak gibi işçi önderle ve işçi sınıfının hakları için savaşan pek çok mücadeleci insanın kanı vardır. Bizler TÜSİAD başkanlarının yaptıkları konuşmalar dolayısıyla onları baskı altında tutan ve susturmaya çalışan istibdadın karşısındayız ama TÜSİAD’ın ne olduğunu biliriz ve emekçi halk düşmanı sicilini asla unutmayız. TÜSİAD’ın sözlerine bakıp AKP’ye karşı muhalif bir odağın yükseldiğini düşünenler yarı yolda kalmaya mahkumdur. Çünkü TÜSİAD sermayesinin tek derdi kârlarıdır. Daha önce bin defa yaptıkları gibi kârlarına kâr katmakta Erdoğan’la ve istibdadla anlaşırlar. İşçi hakkını aradığında Erdoğan’ın kapısında ağlarlar, Erdoğan da onları kırmaz, tek bir imzayla işçilerin grevlerini yasaklar. Onlar hep anlaşır olan işçi sınıfına olur.

TÜSİAD’ın balonlarını patlatıyoruz: TÜSİAD üretenlerin değil sömürenlerin örgütüdür!

TÜSİAD’dan bahsedilirken hep bir ezber tekrarlanır. Bu örgütün üyeleri Türkiye’nin önde gelen sanayicileridir, üretirler, ihracat yaparlar, istihdam yaratırlar, vergi rekorları kırarlar vesaire. Öyle bir hava yaratırlar ki sanki onlar olmasa ekonomi yürümeyecektir. Bu yalan balonlarını bir bir patlatıyoruz:

Balon 1: TÜSİAD milli gelirin yüzde 50’sini üretir

TÜSİAD’ın bu iddiası aslı “kamu dışı” milli gelirin yarısıdır. Ama esas yalan burada değildir. TÜSİAD üyesi şirketlerin cirosunu ortaya koyup bunu biz üretiyoruz demek koca bir yalandır. Değerin kaynağı sermaye değil emektir. Otomotivden, gıdaya, tekstilden, enerjiye TÜSİAD üyesi şirketlerin yaptığı cironun kaynağı işçilerin emeğidir. TÜSİAD üyesi patronlar işçilerin ürettiği bu değerin karşılığını vermez.  Onlara yoksulluk sınırının altında ücretler verir, artık değeri de kendi cebine indirir. Bunun adı sömürüdür.

İşte gerçek: Milli geliri üretenler, açlık sınırında yaşayan işçilerdir!

Balon 2: En çok ihracatı TÜSİAD üyeleri yapar

TÜSİAD üyeleri babalarının hayrına ihracat yapmıyor. İhracatın da kaynağında emek sömürüsü var. İhracat demek işçiye Türk Lirası ile ödeme yapıp ürettiği malı Dolar ya da Avro ile satmak demek. Türkiye’de döviz kurları yükseldiğinde ve Türk Lirası değer kaybettiğinde TÜSİAD patronları için emek ucuzlar, kârları artar. Hayat pahalılığı ile ve işçilerin alım gücünün düşmesiyle ilgilenmezler. Bugün olduğu gibi iktidar döviz kurlarını baskıladığında ise işçi hakkını istediğinde, kur yüzünden rekabet gücümüzü kaybediyoruz diye ağlayanlar yine TÜSİAD üyeleridir.  

İşte gerçek: İhracatçı sermaye dolarla kazanan ama emek gücüne Türk Lirası ile ödeme yapan ucuz emek sömürücüsüdür! 

Balon 3: En çok istihdamı TÜSİAD yapar

Patronların bitmek bilmeyen yalanıdır: “Biz size iş ve ekmek veriyoruz…” Halbuki onlara yatlarını, katlarını veren, en iyi okullarda okumalarını sağlayan, her türlü lükse ulaşmalarına imkân veren işçilerdir. İşlerde en ufak bir olumsuzluk olduğunda “biz istihdam sağlıyoruz” diye böbürlenen bu patronlar en büyük işten çıkarmaları yapanlardır. Pandemide bunu yaşadık. Virüs de hastalık da işçilerin suçu değildi. Fabrikalarda ölümüne çalışan işçilerdi, patronlar yalılarında uzaktan yönettiler her şeyi. Pandemi yüzünden satışlar düştüğü için işten atılan da yine işçiler oldu. Tedarik zincirlerinde problem yaşandığında, fabrikalarda üretim aksadığında işçilerin ücretlerinden kesinti yapıldı. TÜSİAD patronları her yıl yayınladıkları meşhur raporlarında yine de şikayet etmekten geri durmadılar. Daha fazla işçi atmak, daha az maliyete katlanmak için kıdem tazminatından şikayet edip emek gücü piyasasının esnekleştirilmesini istediler.

İşte gerçek: TÜSİAD patronları en çok istihdam yapanlar değil en çok işçi çıkartanlar ve iş güvencesine en çok karşı olanlardır!

Balon 4: En çok vergiyi TÜSİAD öder

TÜSİAD hakkındaki bir diğer ezber de vergiyle ilgilidir. TÜSİAD üyeleri “kurumlar vergisinin yüzde 80’ini ödüyor” dediğinizde “vay canına adamlar kazanıyor ama vergisini de ödüyor” havası oluşur. Adamlar kazanıyor doğru. Ama vergiyi ödeyen onlar değil! “Kurumlar vergisinin yüzde 80’ini ödüyorlar”mış! Peki kurumlar vergisi toplam vergi gelirlerinin ne kadarı? Dürüstseniz onu da söyleyin! Biz söyleyelim. Kurumlar vergisi şirketlerin elde ettikleri kazanç üzerinden ödedikleri vergidir. 2025 yılı bütçesinde TÜSİAD üyelerinin de içinde olduğu şirketlerin ödemesi öngörülen kurumlar vergisi 1,7 trilyon lira. Bunun yüzde 80’i de 1,3 trilyon lira yapar. Devletin vergi gelirlerinin toplamı ise 12,6 trilyon. Yani TÜSİAD şirketlerinin ödediği vergi devletin toplam gelirlerinin yüzde 10’una tekabül ediyor. Peki işçinin emekçinin ücreti/maaşı eline geçmeden kesilen, yıl sonuna kadar dilim dilim artan vergiler ne kadar? Vergi gelirleri içinde “gelir vergisi tevkifatı” kaleminde gösterilen ücretlilerin ödediği vergiler 2 trilyon lira! Bitti mi bitmedi. İşçinin emekçinin sırtındaki esas vergi yükü dolaylı vergiler olarak adlandırılan KDV, ÖTV vb. tüketim vergileridir. Bu vergileri Koç ve Sabancı da işçi Mehmet de Zeynep de aynı oranda öder. Dolaylı vergiler tüm dünyada vergi adaletsizliğinin sembolüdür. 2025’te dolaylı vergiler için 5,7 trilyon liralık bir tahsilat öngörülmekte.

İşte gerçek: Koca TÜSİAD patronlarının şirketleri kıt kanaat geçinen işçiden, memurdan daha az vergi ödüyor!

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2025 tarihli 186. sayısında yayınlanmıştır.