Filistin’de Siyonist etnik arındırma berdevam

Filistin’de Siyonist etnik arındırma berdevam

Geçtiğimiz Kasım ayı, El Aksa Tufanı ile başlayan Siyonist saldırılar açısından bir dönüm noktası olmuştu. Trump’ın ABD seçimlerini kazanması ve sonrasında Gazze konusunda verdiği mesajlar, Siyonist soykırımın yeni bir evreye gireceğinin sinyallerini vermişti. Ayın sonunda Suriye’de tekfirci örgütler Esad karşısında galip geldi ve Direniş Ekseni’nin Lübnan’daki Hizbullah’a yönelik ikmal hattı kesilmiş oldu. Trump 2 Aralık 2024’te Filistinlileri, tüm rehineleri serbest bırakmaları için tehdit etti. 16 Aralık ve 7 Ocak’ta bu tehdidini tekrarladı. 15 Ocak günü de Filistinli direniş örgütleri ve İsrail arasında bir ateşkes imzalandı. Bilanço Filistinliler açısından çok ağırdı: en az 61 bin ölü, 111 bin yaralı ve 14.000 kayıp, Gazze’nin neredeyse haritadan silinmesi. Öyle ki, meskenlerin neredeyse tamamı, iktisadî tesislerin en az yüzde 80’i, eğitim kurumlarının yüzde 88’i, hastanelerin yarısı, ulaşım olanaklarının ve tarım arazilerinin de yüzde 68’i yok olmuştu.

Bu koşullar altında bir ateşkesin en azından Filistin halkına nefes aldırabileceği konuşuluyor, Trump’ın dümeni Çin’e doğru rahatça kırabilmek için bölgeyi göreli bir sükûnet durumuna çevirip yoluna devam edeceği tahmin ediliyordu. Filistin halkının Gazze’nin kuzeyine doğru yola çıkması, esir takaslarının başlaması, bu tahmini güçlendirmişti. Öyle olmadı. 

Bunun yerine ABD-İsrail ortak yapımı bir Filistin’in tamamen ilhakı ve İsrail’e dış çeperde yeni bir tampon bölge inşası planı yürürlüğe kondu. Önce Trump, 2017’deki küstahlığı ile Gazze’yi bir “tatil köyüne” çevirme ve burada yaşayan Filistinlileri bir etnik arındırma ile topraklarından atma planını açıkladı. Mısır ve Ürdün’e düzenli olarak para verdiklerini hatırlatarak, Filistinlileri topraklarına almaları gerektiğini, aksi halde parayı keseceğini söyledi. Siyonistlerin baş destekçilerinden Almanya’nın bile tepki gösterdiği bu plandan henüz vazgeçmiş değil. Üstelik, İsrail’in de rehinelerin tamamını aldıktan sonra savaşa geri dönmesi yüksek bir ihtimal. Nitekim son olarak İsrail hükümeti, İsrail ordusuna Mayıs sonuna kadar 400 bin yedek askerin çağrılmasına karar verdi. 

Bu sırada İsrail, yeni hedef olarak Batı Şeria’yı gözüne kestirdi. Batı Şeria zaten 7 Ekim 2023 sonrasındaki İsrail saldırılarında 181’i çocuk 995 ölü vermiş durumdaydı. Siyonistler Tulkarim, Cenin ve Nur Şams mülteci kamplarının boşaltılması için emri verdi ve 40.000 Filistinli evlerini terk etmek zorunda kaldı. Ardından kampların altyapılarına büyük bir zarar veren İsrail ordusunun bölgede Gazze’dekine benzer bir etnik arındırmayı planladığı konuşuluyor. 

Filistin’in tamamen ilhakı girişimlerine tampon bölge inşası ekleniyor. Hizbullah’ın Lübnan’ın güneyinden çekilmesiyle ve buraya Lübnan ordusunun yerleşmesi ile sonuçlanan anlaşma, Litanî ırmağının güneyinde bir tampon bölge yaratıyor. İsrail, daha önceleri işgal ettiği Suriye topraklarına yenilerini ekledi. Şeyh Dağı’na kadar ilerledi. Buradan Şam artık elinin altında gibi. Sadece Şam da değil, Bekaa Vadisi başta olmak üzere güney Lübnan’ın tamamı da. Suriye’deki bu yeni tampon eskisinden çok daha geniş. Bu sırada Ürdün zaten yavaş yavaş yeni bir NATO merkezi halini almakta. Son olarak, Mısır’ın Sina bölgesine Filistinlilerin sürülmesini kabul etmeyen Sisî, İsrail’in sinir uçlarına dokunmuş gibi duruyor. Siyonistlerin bir kısmı, Mısır’ın Sina’daki askerî varlığının tehlikeli bir boyuta ulaştığını savunarak, İsrail’in buna müdahale etmesi gerektiğini savunuyor. Dolayısıyla Sina’da sular ısınıyor. Trump’ın Gazze’de kuracağı tatil köyünün müştemilatı için Sina’yı düşünüp düşünmediğini bilmiyoruz. Ama İsrail’in buranın silahtan arındırılmasını ve belki de BM kontrolüne alınmasını isteyeceği bir etnik arındırma planı dahi çok uçuk bir ihtimal değil. 

Yani ne soykırım ne de etnik arındırma bitti. Filistin halkının ve dostlarının mücadelesi de yeni gelişmelere karşılık verebilmeli, verecek. Yapacak çok işimiz var.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2025 tarihli 186. sayısında yayınlanmıştır.