AKP çevre katili holdingleri kanatları altına aldı!
Meclisten termik santrallere 2,5 yıl katliama devam etme izni!
Baca filtresini takmayan ya da değiştirmeyen 15 termik santral çevreyi katlederken, AKP ve MHP bu katliama son vermek yerine şirketlere 2,5 yıl daha ek süre tanıyan yasayı meclisten geçirdi. Söz konusu santrallerden 11 tanesi Limak, Ciner, Çelikler, Konya Şeker, Bereket Enerji gibi holding ve şirketlere satılarak özelleştirilmiş durumda. Sadece Afşin-Elbistan ve Çan’daki santraller kamunun elinde bulunuyor. Dolayısıyla söz konusu yasada, santrallerin peşkeş çekildiği şirketleri kollama niyeti olduğu açıkça ortada.
AKP’nin özrü kabahatinden büyük: Holdinglerin takmadığı filtreyi halkın parasıyla takacaklar!
Çevre katliamı yasasının ardından kamuoyu tepkileri artınca Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum bir açıklama yaparak her ne kadar yasayla 2,5 yıl ek süre verilmişse de fiilen bu süreyi 6 ay olarak uygulayacaklarını söyledi. Ancak bu açıklamanın ayrıntısına bakıldığında özrün kabahatten büyük olduğu görülüyor. Çünkü Bakan Murat Kurum şöyle diyor: “Eğer 6 ay içerisinde termik santraller filtrelemede bu adımı atmazsa, atılmayan adımları biz bakanlıklar olarak resen atıp o tedbiri gerekirse biz kendimiz alıp çevreyi, doğayı koruyacak adımı kararlı bir şekilde atacağız. Sayın Cumhurbaşkanımız da aynı görüşte.” Yani santralleri holdinglere peşkeş çektikten sonra şimdi de filtreleri şirketler yerine devlet takacak ve tabii ki faturası da yine halka çıkacak. Bakan çevreyi değil şirketleri kurtarıyor. Şirketler AKP iktidarı sayesinde hem filtre masrafından hem de gecikme halinde 20 kat arttırılarak uygulanacak para cezasından kurtuluyor. “Sayın Cumhurbaşkanı da aynı görüşte!”
Sermayenin kâr hırsı ve AKP’nin bozuk terazisi
Erdoğan ve AKP iktidarının en çok eleştirildiği konulardan biri çevre ve ekoloji. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise her fırsatta çevreye ve yeşile ne kadar önem verdiğini söylüyor. En son bir konuşmasında “Ağaç ve çevre hassasiyetimizi kimsenin terazisi ölçmeye yetmez” bile demişti. Zaten Erdoğan’ın da AKP’lilerin de, başka herhangi birilerinin de özel bir motivasyon ve haz duyarak ağaç ve çevre düşmanlığı yaptığı iddia edilemez. Meselenin kaynağında kapitalizm ve kâr hırsı vardır. Erdoğan ve AKP için para, terazide her zaman ağır bastığından çevre katliamlarının ardı arkası kesilmemiştir. İnşaat sektörü krize girince, inşaat projeleri kârlılığını yitirince Erdoğan, “yatay mimariyi”, “yeşilin korunmasını” hatırlamıştır. Hatta işi “biz İstanbul’a ihanet ettik” diyecek kadar ileri götürmüştür. Ancak tamamen sermayenin çıkarlarına yaslanan AKP iktidarı hiçbir zaman holdinglere, müteahhitlere ihanet etmemiştir ve son termik santral skandalıyla yine sonuna kadar şirketlerin arkasında olduğunu göstermiştir.
AKP’ye oy veren emekçiler, çocuklarınıza sahip çıkın ve oylarınızın hesabını sorun!
AKP seçim döneminde, bu sorunun derhal çözüleceğini bir seçim vaadi olarak ilan etmişti. Şimdi bu 15 termik santralin bulunduğu yörelerde yaşayan insanların değil şirketlerin çıkarlarının takipçisi olduğunu ve seçim vaadine kanarak kendisine oy veren insanlara ihanet ettiğini ortaya koymuş oldu. Bu yörelerde yaşayan insanlar arasında AKP’ye oy verenler şapkalarını önlerine koyarak kendilerine sormalılar: “AKP enerji şirketlerinin kârı için benim çocuklarımın canını, sağlığını, geleceğini göz göre göre tehlikeye attı. Benim için çocuğumdan değerli ne olabilir?” AKP’nin işçi, köylü, emekçi tabanına hitap ediyoruz. Artık bu partiye destek olmayın! Kendinizin, çocuklarınızın, Türkiye’nin geleceğini düşünün!
Termik santraller işçi denetiminde karşılıksız olarak kamulaştırılsın! Temiz enerji için kamu yatırım seferberliği!
Bakanın sözde geri adımı sorunu çözmediği gibi faturayı halka keserek ağırlaştırmaktadır. Atılması gereken adım derhal tüm bu termik santrallerin işçi denetiminde karşılıksız olarak kamulaştırılması ve çevreye en az zarar verecek şekilde üretim yapmalarının sağlanmasıdır. Zaman içinde bu termik santrallerinin yerini alacak temiz enerji alternatifleri için de yine bir kamu yatırım seferberliği gerekmektedir. Çevreyi korumak için sermaye hükümetleri ile ve kapitalizm sınırları içinde gidilecek bir yol yoktur.