Bu gurur patronların
Dünya genelinde 162 ülkeden 328 sendikanın üye olduğu ve 180 milyona yakın işçiyi temsil eden Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC), Temmuz ayının sonunda 2017 Küresel Haklar Endeksi başlıklı raporunu yayınladı. Türkiye’den DİSK, KESK, Türk-İş ve Hak-İş’in üye olduğu ITUC’un raporu, genel olarak işçi haklarına yönelik saldırıların dünya çapında nasıl da sistematik bir hâle geldiğini, özel olarak da sıralanan 139 ülke arasında Türkiye’nin işçi hakları bakımından en kötü şartlara sahip ilk 10 ülkeden biri olduğunu gösteriyor.
Rapor, işçi haklarının hangi ülkede ne seviyede olduğunu tespit edebilmek ve bir sıralama yapabilmek için her bir ülkenin, örgütlenme, toplu sözleşme ve grev hakkı, ifade, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, iş yasası kapsamındaki işçi sayısı, işçi eylemlerine, sendikacılara karşı uygulanan baskı ve şiddet gibi 97 ölçüt temelinde değerlendirilmesi ile oluşturuluyor. ITUC bu raporu her yıl düzenli olarak hazırladığı için yıldan yıla dünya çapında işçi hakları açısından genel olarak nasıl bir eğilim olduğunu geçmiş yıllarla karşılaştırma içinde görmek mümkün.
Rapora göre işçilere yönelik fiziksel şiddet ve tehdit olaylarının yaşandığı ülke sayısı son bir yılda %10 artmış. 139 ülkeden 51’inde sendika üyelerine yönelik saldırılar belgelenmiş. Bazı ülkelerde işçiler hâlâ toplu iş sözleşmesi hakkına sahip değil, bazılarında bazı sektörlerde çalışan işçiler için bu hak yok, Yunanistan gibi kriz içindeki bazı ülkelerde ise bu hak fiili olarak ciddi darbe almış durumda. Sonuç olarak 139 ülkenin 114’ünde, yani neredeyse tamamında, bu hak ya hiç yok ya da tehdit altında. 116 ülkede grev yasakları, sözleşmenin yüksek hakeme götürülmesi gibi uygulamalar, bazı işçilerin grev kapsamı dışında bırakılması ve grevlere yönelik fiili saldırılar gibi çeşitli yöntemlerle grev hakkı ihlal edilmiş. 139 ülkenin 84’ünde çeşitli işçi grupları iş yasasının kapsamı dışında değerlendiriliyor. Dolayısıyla bu, milyonlarca işçinin neredeyse tümüyle kuralsız çalışması anlamına geliyor. 2016 yılında 52 ülkede işçiler polisin ya da patronun adamlarının fiziksel şiddet, tehdit ya da kaçırma gibi saldırılarına maruz kalmış. Bu rakam 2017 yılında 59’a çıkmış. 2017 yılında Bangladeş, Brezilya, Kolombiya, Guatemala, Honduras, Moritanya, Meksika, Peru, Filipinler, Venezüella ve İtalya’da sendikacılar katledilmiş. “Demokrasinin beşiği” Avrupa Birliği’nin göbeği İtalya dâhil 11 ülkede!
İşçi hakları bakımından en kötü durumdaki 10 ülke ise raporda şöyle sıralanıyor: Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Filipinler, Kolombiya, Kazakistan, Güney Kore, Türkiye, Bangladeş ve Guatemala. Hükümet ve patronlar için ne büyük gururdur! Sonuçta bu sıralamaya girmek için ellerinden gelenden bile fazlasını yapmaya çalışmadılar mı? Sendikalaştığı için işten attıkları ya da güvencesiz çalıştırdıkları her işçi, toplu sözleşme yetkisi aldığı halde sendikayla masaya oturmadıkları her durum, her grev yasağı, işçinin karşısına diktikleri her polis ve TOMA, patronlarla işbirliği halinde Türk Metal ve benzeri sarı sendika çetelerinin sendika seçme özgürlüğünü kullanan işçilere yönelik her saldırısı, OHAL bahanesiyle kapattıkları her sendika ve işçi örgütü, KHK’larla iş güvencesini gasp ettikleri her kamu emekçisi, en kötüler sıralamasında en yukarılara çıkmak için hanelerine puan olarak yazılmıştır herhalde.
ITUC’un raporu dünya çapında bir eğilimi gösteriyor. İşçi sınıfı kazanımlarının, sendikal mücadele geleneğinin en gelişmiş olduğu ülkelerde bile işçi haklarına yönelik sistematik bir saldırı söz konusu. Neredeyse bütün ülkelerde sermaye ve onun hükümetleri, krizin faturasını işçilere kesmek için haklarına, örgütlerine, eylemlerine saldırıyor. Türkiye’de bu bir de ek olarak sermayenin istibdadı şeklinde özel bir biçim alıyor. Ama diğer yandan da işçiler genel bir eğilim oluşturacak etkide, yaygınlıkta ve istikrarda olmasa da çeşitli ülkelerde mücadele ediyor, haklarını savunuyor. Fransa’da yeni iş yasasına karşı grevler yapıyor. Türkiye’de grev yasağına karşı fiili mücadele yöntemleri geliştiriyor. Hindistan’da 100 milyon işçinin katılımıyla tarihin en büyük grevi örgütleniyor. Brezilya’da işçi haklarına saldırılara ve yolsuzluklara karşı genel grevler düzenleniyor. Komşumuz Yunanistan’da işçiler genel grevlerle ayağa kalkıyor. Bazen ülke çapında bazen tek bir işyerinde, bazen planlı bazen bir anda patlak veren şekilde, öyle ya da böyle işçi sınıfı kıpırdıyor, öfkeleniyor, yolunu arıyor.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2017 tarihli 95. sayısında yayınlanmıştır.