Ankara’da polis binlerce Tekel işçisine saldırdı (18-12-2009)

Tekel işçilerinin Ankara eyleminin üçüncü günü sabah işçilerin sloganları ile başladı. Ses aracından yapılan konuşmalar, müzik yayını ve halaylarla mücadelelerini şenlendiren işçiler Abdi İpekçi Parkı'nda hiç bitmeyen bir mitingde gibiydiler.

Saat 11.00 sularında otuz kadar işçi Kızılay ve Sıhhiye'yi birbirine bağlayan ve şehrin en işlek caddelerinden olan Atatürk Bulvarı'nı kapatmaya çalıştı. Ancak trafik kısa süre kesilse de polis daha sonra eylemi gerçekleştiren işçileri gözaltına alarak yolu açtı.

12.30'da ise Ankara Özelleştirme Karşıtı Platform bileşenleri, KESK, DİSK, TMMOB, TTB ve siyasi partilerden oluşan bir grup yürüyerek alana geldiler. İşçiler sınıf kardeşlerini gösterdikleri dayanışmadan dolayı bağırlarına basarak sloganlarla karşıladılar. TTB, doktorlardan oluşan iki sağlık ekibini özellikle açlık grevine başlayan on beş işçinin durumlarının sürekli kontrolü ve eylem boyunca rahatsızlık hissedenlerle ilgilenmeleri için görevlendirdi. Bu işçiler için çok önemliydi çünkü birçok işçi, kalp krizinden tansiyona birçok sağlık sorunu yaşıyor.

Tüm gün boyunca Sıhhiye'de coşkulu bir şekilde eylem yapan işçileri 15.00 sularında kötü bir sürpriz bekliyordu. Aslında bu bir sürpriz değildi. Devletin Tekel işçilerinin mücadelesine göz açtırmak istemediği daha ilk günden belliydi.

Polis o bildik vahşiliğiyle alana saldırarak işçileri dağıttı. Parkı kontrol altına aldıktan sonra polis, beş on işçinin biriktiği her yere gaz bombası atarak, duraklardan polisi yuhalayan halka tehditler savurarak ve müdahaleye karşı koyan işçileri döverek devlet terörünü sürdürdü.

İşçiler ve dayanışma için gelenler parkın civarında dağınık gruplar halinde bekleyişlerini sürdürdüler. Birkaç yol kesme denemesinden sonra, polisin her toplanan grubu dağıtması sebebiyle, o bölgede bir direniş imkanı kalmadığı anlaşılınca Sakarya'daki Türk-İş Genel Merkezi'nde buluşuldu.

Dayanışma için gelen çok sayıda kurumla birlikte binlerce kişi saat 20.30'a kadar Türk-İş Genel Merkezi önünde inanılmaz derecede büyük bir coşkuyla beklemeye devam etti. Bu eylemle işçi sınıfı güçleri Tekel işçilerine yalnız olmadıklarını, mücadeleye devam ettikleri takdirde çok geniş bir sınıf dayanışması ile yanlarında binlerce emekçinin duracağını gösterdiler. Tekel işçisi de bu mesajı aldı ve ekmek kavgalarına var güçleri ile devam edecekler.

İşçiler eylemdeyken hükümet cephesi de boş durmayıp gerek Ankara Valisi'nin ağzından gerekse de bakanların ağzından konuyla ilgili açıklama yapıyor. Basın emekçilerinin soruları üzerine işçilere yaptıkları polis saldırısını değerlendiren "Demokratik Açılım" Koordinatörü İçişleri Bakanı Beşir Atalay 'Eylemlere suyla, gazla müdahale ediyoruz ama ateş açmıyoruz!' diyerek kendini savundu. Şükürler olsun ne büyük lütuf Sayın Atalay! Yok bir de bombalasaydınız emekçileri! Hiç uğraşmak zorunda kalmazdınız hepten kurtulurdunuz işçiden!

Hadi onu geçtik "Demokratik Açılım" Koordinatörü ve İçişleri Bakanı olarak kendisi daha geçtiğimiz hafta Diyarbakır'da bir üniversite öğrencisinin polis tarafından vurulup öldürüldüğünü, yeni polis yasası yetkileri ile her yıl onlarca insanın polis kurşununa kurban gittiğini adı gibi biliyor olmalı. Devlet açık açık bir bakanın ağzından yalan söylüyor!

Polis, hakları için 4/C'ye karşı mücadele eden Tekel işçilerine; devletin işten çıkarttığı arkadaşlarının geri alınması için süresiz greve çıkan demiryolu çalışanlarına; işten atılma tehdidine boyun eğmeyen itfaiyecilere üç gündür saldırıyor. Bunun en temel nedeni AKP hükümetinin, tıpkı kendinden önceki hükümetler gibi, bu ülkeyi sermeye adına yönetiyor olmasıdır. Sermaye adına işçinin emekçinin hak alma mücadelesine saldıran hükümetlerden ne demokrasi ne de emekçiler lehine bir adım beklenemez.

İşte Tekel işçileri günlerdir Ankara'da eylemdeler. Samsun'dan, Diyarbakır'dan, İstanbul'dan, İzmir'den, Siirt'ten, Muş'tan, Batman'dan, Hatay'dan, Tokat'tan, Adıyaman'dan, Manisa'dan, neredeyse her yerden gelen işçiler; Türküyle, Kürdüyle her eylemde daha da kaynaşarak, mücadelelerine devam ediyorlar. Eğer bir gün bu ülkeye barış, demokrasi, kardeşlik gelecekse; eğer emekçiler insanca yaşanacak, gündüzlerinde işsiz gezilmeyen, gecelerinde aç yatılmayan bir hayat kuracaksa bu, mücadele alanlarında birleşen işçiler sayesinde olacak.

Yaşasın İşçilerin Birliği!

Yaşasın Mücadelemiz!

tekel3.jpg