Fabrikalardan Haberler - Temmuz 2023
Geleceğimiz için omuz omuza! - Gebze’den bir kafe işçisi
Merhaba yoldaşlar,
Ben Gebze’de çalışan bir kafe işçisiyim. Meşhur hedef olan 2023'ün yarısını geride bıraktık ve geldiğimiz nokta açık bir şekilde ortada duruyor. Yıllardır her türlü felaketin ve krizin faturasını istisnasız bir şekilde biz emekçilere kesen istibdad, her ay artan enflasyon ve vergi zamlarıyla hız kesmeden yükümüze yük katmaya devam ediyor.
Seçimlerle birlikte var olan kriz ise iyice derinleşerek kronik bir hastalık haline geldi. Zaman zaman durulur görünse de neticesinde ilerlemeye ve yayılmaya devam ediyor. Yıllardır kendine farklı farklı isimlerle türlü pansumanlar ve ağrı kesiciler deneyen Erdoğan, seçimleri kazanmasıyla bu sefer Mehmet Şimşek ile beraber yapısal reform ilacını öne sürüyor.
Yapısal reform diye söyleyince ismi hoş geliyor tabi. İçeriğine bakınca her krizde olduğu gibi artacak işsizlik ve yaratılan borcun bankalara ve sermayeye değil emekçi halka ödetilmesinden başka bir şey değil. Bu acı reçetenin içerisinde Mehmet Şimşek'in kendisinin dile getirdiği kıdem tazminatına yönelik saldırısı ve daha fazlasını göreceğimiz kazanılmış haklara yönelik saldırılar da olacaktır. Bugün bu ağır faturayı zaten geçinemeyen bizlerin değil her sene rekor kâr elde eden banka ve holdinglerin ve bizim üzerimizden servetine servet katan patronların ödemesi gereklidir.
Lakin yoldaşlar, ne bir umutsuzluğa ne bir umut satmaya ihtiyaç var. Bizler gücümüzü vaatlerimizle değil alın terimizle, mücadelelerimizle gösteriyoruz. Tarih boyunca kanla, alın teriyle kazandığımız haklarımızı koruma ve yeni kazanımlar elde etme mücadelemiz hiç durmadı. Bugün de bizlerin, sermayenin sınıf saldırısına karşı örgütsüz yakalanmaması, birlik ve dayanışma içinde omuz omuza vererek mücadelemizi sürdürmesi gereklidir. Bir gün gelecek, adalet ve eşitlik için verdiğimiz mücadele nihai zaferle sonuçlanacak ve işçi sınıfı kendi kaderini kendi çözümleriyle belirleyen güç haline gelecektir. Yaşasın örgütlü mücadelemiz!
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek! - İstanbul Tuzladan bir tersane işçisi
Merhaba yoldaşlar. Ben Tuzla’da bir tersanede çalışıyorum. Her işyerinde olduğu gibi benim çalıştığım işyerinde de seçim konuşmaları bitti ve yerini yeni zam konuşmaları aldı. Biz hayatımızı şekillendiren bu gelişmeleri her zaman konuşuyoruz ama hiçbir zaman alınan kararlar işçiden, emekçiden yana olmuyor. Asgari ücret 11.402 lira olarak açıklandı ve yine açlık sınırının altında kaldı. Özel sektörlerde çoğu işçi asgari ücretle çalışıyor. Bu düzen bize resmen açlığı dayatıyor. Tersanelerde işçilere düşük ücret dayatıyor.
Size biraz tersanelerden bahsetmek istiyorum. Biz tersane işçileri, çok ağır şartlarda çalışıyoruz. Tersaneler ağır sanayi kolunda olmasına rağmen güvenlik önlemleri çok yetersiz kalıyor. Bu benim çalıştığım tersanede de bu şekilde, hatta geçtiğimiz ay yetersiz iş güvenliğinden dolayı bir işçi arkadaşım ağır şekilde yaralandı. Son zamanlarda da tersanelerdeki ölüm oranı bir hayli artmış durumda. Peki, önlem almak bu kadar zor mu? İhmal bizim canımıza mal oluyor. Patronların kar hırsı yüzünden biz sakat kalmak ve ölmek istemiyoruz. Bu yüzden bu baskıcı ve öldüren düzeni değiştirmeliyiz. Değiştirmek de tamamen bizim elimizde. Tersanelerdeki sendikalı tersane oranı maalesef çok az sayıda. Tersanelerin sendikalaşması için daha çok birleşmeliyiz. Açlık ücretlerine ve kötü çalışma koşullarına dur demenin vakti geldi! Patronların önüne çıktığımızda ancak birlik olarak, hakkımız olan çalışma düzenini ve emeğimizin karşılığını alırız. Türkiye işçi sınıfı tarihinde yatan mücadeleleri iyi bilir. Emek vermeden ve mücadele etmeden bunu başaramayız. İşçilerin birliği sermayeyi yenecek.
Patronların kölesi olmamak için sendikalaşmalı ve haklarımızı bileğimizin gücüyle kazanmalıyız - Çerkezköy’den plastik fabrikasından bir işçi
Merhaba işçi emekçi kardeşlerim. Öncelikle geçmiş bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım. Çalıştığım iş yerindeki koşullar nedeniyle büyük sorunlar içindeyiz. Kendi bölümümde kimyasal ilaçlarla çalışıyoruz. İlaçların kanser yapmaya kadar birçok riskleri var. Çalıştığım süre içinde sayısız işçi girip çıktı. Ölüm riski olan bir iş olmasına rağmen ücretlerimiz son derece düşük. Geçtiğimiz günlerde birlikte çalıştığım arkadaşlarla beraber müdürün yanına çıktık ve ücretlere zam yapılıp yapılmayacağını sorduk. Müdürün cevabı eminim diğer tüm patronlarla aynı olmuştur. Kapı orada, dışarıda bir sürü işsiz insan var diyerek bizi tehdit etti. Biz de cevabımızı esirgemedik tabii ve dedik ki size 40 bin maaş veriliyor, özel araç tahsis ediliyor biz ise kuru asgari ücret alıyoruz, onu da zamanında vermiyorsunuz, ikramiye bile almıyoruz. Kısacası bayramda bile mağdur oluyoruz. Soruyorum sizlere bir işçi asgari ücretiyle kirasını faturalarını mutfak masraflarını ödedikten sonra elinde kalmayan parayla nasıl eş dost akrabaya bayram ziyaretleri yapsın?
Daha birkaç hafta önce iki seçim yaşadık. İşçi emekçi için bir şey değişti mi? Evet değişti, döviz ve enflasyon daha hızlı yükseldi ve dolar 30 liraya doğru gidiyor. Sonra asgari ücrete ha ara zam oldu ha olacak derken yine açlık ücretini bizlere reva gördüler. Kısacası dostlar, hayat zor, işçi sınıfı için daha zor, yükümüz ağır. Eğer işsiz kalmak, ailemle açlık sınırının altında yaşamak istemiyorum, refah ve huzur içinde yaşamak istiyorum diyorsanız işçi sınıfını güçlendirmeliyiz. Patronların kölesi olmamak için sendikalaşmalı ve haklarımızı bileğimizin gücüyle kazanmalıyız.