Emekçi halk yeni anayasayı değil mevcut olanın uygulanmasını istiyor! Keyfi ve baskıcı istibdad rejimine hayır!
AKP ve MHP yeni anayasa gündemini sıcak tutuyor. Sivil, demokratik vesaire sıfatları havada uçuşuyor. Ama söz konusu anayasa taslağı ortada yok. MHP’nin güya 100 maddelik bir taslağı var ama onu da Bahçeli’nin elindeki kağıtları sallaması dışında gören yok. Düzen muhalefeti de “toplumsal barış”, “uzlaşma”, “toplum sözleşmesi” gibi “liberal” laf salatası ile iktidarın kurduğu çadır tiyatrosunda figüran olmaya hevesli görünüyor. Oysa ayan beyan ortada olan şey, emekçi halk için bugün yeni bir anayasa derdi de ihtiyacı da olmadığıdır. Bir ihtiyaç var ise o da mevcut haliyle dahi anayasanın uygulanmasıdır. Sendikalaşan işçilerin, atama isteyen öğretmenin, barınma hakkı isteyen öğrencinin, eşitlik isteyen kadının karşısına devletin polisi jandarması çıkarılıyor. Bu isteklerin hepsi aslında anayasal olarak devletin yükümlülük altında olduğu alanlardaki meşru ve haklı talepler. En son sendikalaşarak greve çıkan Bel Karper ve Indomie işçileri, kural tanımaz yabancı sermayeli patronları desteklemekten vazgeçmesi ve anayasayı uygulaması için Tekirdağ Valiliğine gittiğinde “yeni ve sivil anayasa” diye tutturan iktidarın polisleri tarafından pislik muamelesi yapılarak süpürüldü. Zaten istibdad rejimi de bu demek. Anayasa, yasa tanımadan keyfi ve baskıcı yönetim! Ama unuttukları şey keyfi ve baskıcı yönetimin bir sınırı vardır. O da emekçi halkın direnişidir. Bir bakmışsınız ki süpürülüp tarihin çöplüğüne giden sermayenin ve emperyalizmin emekçi halkı ezmek için arkasını dayadığı istibdad rejiminin kendisi olmuş!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2021 tarihli 145. sayısında yayınlanmıştır.