Yüz yüze eğitimde iki aylık sonuç: yüz binlerce vaka, yüzlerce ölü
Son dönemde salgının kontrolden çıkarak hızlı artış göstermesi sonucunda yeni kısıtlamalara gidildi. 17 Kasım’da Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni kısıtlamalar kapsamında tüm eğitim kurumlarının faaliyetlerinin yıl sonuna kadar uzaktan yapılacağını açıkladı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ise açıklamayı 19 Kasım’da yaptı. 20 Kasım ile 4 Ocak tarihleri arasında eğitime uzaktan devam edileceğini ve 4 Ocak 2021 tarihine kadar yüz yüze veya uzaktan olmak üzere hiçbir sınavın yapılmayacağını duyurdu. Ertesi gün çalışan annelere müjde(!) şeklinde duyurulan bir başka açıklamayla, okul öncesi eğitimin bundan muaf olacağı, koşulların sağlanabildiği yerlerde eğitime yüz yüze devam edileceği belirtildi. Unutmayalım, Ağustos sonunda da eğitim alanında bütün altyapı hazırlıklarının salgına göre düzenlendiğini, hiçbir sorun yaşanmayacağını iddia edip okulları açmışlardı. Nitekim bir haftanın sonunda İstanbul’da okul öncesinde de uzaktan eğitime geçilmek zorunda kaldı.
Milli Eğitim Bakanlığı tüm öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin sağlığından sorumludur!
İktidar salgınla mücadelede birçok alanda olduğu gibi eğitim alanında da yanlış politikalar izleyerek virüsün yayılma hızını artırmıştır. Özellikle son iki ayda vakaların olağanüstü hızlarda artış göstermesinin en temel sebeplerinden biri şüphesiz okulların tedbirsiz ve plansız bir şekilde kendi kaderlerine terk edilerek açılmasıdır. Eğitim Sen’in uyarılarının yanı sıra Türk Tabipleri Birliği’nin de okulların belirli koşullar sağlanmadan açılmasının sadece virüsün yayılım hızını arttırmaya yarayacağını belirten uyarıları dikkate alınmadı. Neredeyse her okuldan karantinaya alınan sınıf haberlerinin geldiği bu süreçte kaç öğrenci ve öğretmenin virüse yakalandığı açıklanmadı.
Sorumlulardan hesap sormak için birlikte mücadele edelim!
Okulların açıldığı günden itibaren, velilerden sabun ve dezenfektan talep eden, sınıf mevcutlarını salgın koşullarına göre düzenleyemeyen, okullarda yaygın test ve kapsamlı temaslı izlemi yerine pozitif vakaları saklama yolunu seçen MEB dolayısıyla iktidar, öğrencisiyle, aileleriyle, eğitim emekçileriyle tüm bir nüfusun hayatını hiçe saymıştır. Sorumlular bu tablonun hesabını vermelidir. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk istifa etmelidir!
Son iki aylık süreçte iktidarın izlediği plansız ve tedbirsiz eğitim politikaları, bizleri hasta ve mağdur etmekten başka hiçbir işe yaramamıştır. İktidar ise bütün bileşenleriyle, halkı tedbirlere uymamakla suçluyor ve asıl sorumluların salgın sürecini bütünüyle sermaye çıkarları doğrultusunda yöneten kendileri olduğunu gizlemeye çalışıyor. Eğitim ile ilgili alınan kararlar patronlarla birlikte alınmıştır ve tablo ortadadır. Bundan sonra uzaktan ya da yüz yüze fark etmeksizin eğitim için alınacak tüm kararlar, sağlık ve eğitim meslek odaları ve sendikalarıyla birlikte alınmalıdır. Hayatımızı bir avuç asalağın eline bırakmamak için, hesap sormak için ve geleceğimiz için birlikte mücadele etmeliyiz.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2020 tarihli 135. sayısında yayınlanmıştır.