Gençliğin ateşi emperyalizmi ve Siyonizmi yakacak!
6 Ocak’ta, "Komer’in arabası yanmaya devam ediyor! Türkiye NATO'dan çıksın, emperyalist üsler kapatılsın!" diyerek ODTÜ'deydik. Pankartlarımızla rektörlük binasının önüne yürüdük, Komer'in arabasının yakıldığı yerde bu kez biz Devrimci İşçi Partili Öğrenciler, ABD ve İsrail bayraklarını ateşe verdik! Çünkü biz gençler için emperyalizmden umulacak en ufak bir medet yoktur, bundan sonra da olmayacaktır.
Ortadoğu kan gölüne dönmüş, dünya hızla bir ekonomik buhranın ve savaşın içerisine sürüklenirken, memleketimiz emperyalizmin zincirine vurulmuşken, Amerikan tuzaklarında kardeş halklar birbirine düşürülmekteyken, biz gençler için Türkiye'nin NATO'dan çıkması, İncirlik başta olmak üzere emperyalist üslerin kapatılması ve emperyalizme karşı mücadeleyi yükseltme görevleri son derece önemlidir.
ABD ve İsrail bayraklarını ateşe verdik! Çünkü…
Biz Devrimci İşçi Partili Öğrenciler olarak, anti-emperyalizm bayrağını göndere çeken 68 gençliğini, sadece nostaljik duygularla anmakla yetinmiyoruz. Onların mücadelesini mücadelemiz biliyoruz. Bu sebeple ODTÜ'lü devrimcilerin "Vietnam Kasabı" lakaplı Amerikan elçisi Robert Komer'in aracını ters çevirip ateşe verdikleri günde, 6 Ocak’ta, "Komer’in arabası yanmaya devam ediyor! Türkiye NATO'dan çıksın, emperyalist üsler kapatılsın!" diyerek ODTÜ'deydik. Pankartlarımızla rektörlük binasının önüne yürüdük, Komer'in arabasının yakıldığı yerde bu kez biz Devrimci İşçi Partili Öğrenciler, ABD ve İsrail bayraklarını ateşe verdik!
ABD ve İsrail bayraklarını ateşe verdik, çünkü çok iyi biliyoruz ki ABD'ye ve İsrail'e karşı ikirciksiz bir mücadele yürütmeden, emperyalizme karşı enternasyonalizmi savunmadan sömürü zincirlerini kırmanın bir yolu yoktur. Çünkü geleceğimiz emperyalizme karşı hamasi nutuklar atan iktidar sahiplerinin dudakları arasında değil emperyalizme karşı mücadele alanlarında belirlenecektir. Çünkü biz gençler için emperyalizmden umulacak en ufak bir medet yoktur, bundan sonra da olmayacaktır.
Emekçi halkın çocukları emperyalizmi ve NATO’yu kovacak
Emperyalizm her daim Ortadoğu halklarının üzerine bir karabasan gibi çökerek sermayesini büyütmenin peşinde olmuştur. Emperyalizmin askeri aygıtı NATO adlı suç örgütü ise dün olduğu gibi bugün de üzerimizdeki en büyük kara buluttur, halkların karşısındaki en büyük tehdittir. Türkiye’yi yönetenler ise NATO üyeliğini savunarak ve topraklarımızın emperyalist üslere ev sahipliği yapmasını sağlayarak emperyalist barbarlığın bölgedeki en önemli temsilcileri olmuştur.
NATO üyeliği ve Batı emperyalizmi ile bütünleşme patronlar için daha fazla avro, daha fazla dolar anlamına gelmektedir. Fakat emekçi halkın çocukları için tam tersi söz konusudur. Gençlik için emperyalizmle kol kola girmek demek, emperyalist şirketlerin, yabancı bankaların altında daha fazla sömürülmek, yeri geldiğinde Kore'de, yeri geldiğinde Irak'ta veya Suriye'de, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin hesapları uğruna ölüme gitmek demektir. Bu sebepledir ki, emperyalizme karşı kin ve öfke bu ülkenin dört bir yanında gençliğin yüreğine kazınmıştır.
Gençliğin anti-emperyalist mücadelesi emekçi halkın yüz akıdır
Dolmabahçe'de Amerikan donanmasının 6. Filosunu denize döken, ODTÜ'de Komer’in arabasını ters çevirerek yakan, "NATO'ya HAYIR" haftası örgütleyen devrimci gençlerdir. Bu gençlik, eylemlerinin bedelini ödemekten hiç çekinmemiş ve her ortamda eylemlerinin arkasında durmuştur. Üniversite senatosu karşısında "Amerika'nın sınırları Kars'tan başlar diyen bir başkanın ülkesinin askerlerine alkış mı tutmalıydık? Doğal kaynaklarımızdan sömürdüklerini, İstanbul sokaklarında dolaşan askerlerinden dilenerek mi isteseydik? Vietnam halkına işkence edenleri, el etek öperek karşılayan kişiler mi olsaydık?" sözleriyle savunmuştur. Filistin’de Siyonizme karşı dövüşmüştür. İdam sehpalarında dahi “kahrolsun emperyalizm”, “yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi” diye haykırmıştır. “Yankee go home” demiştir! 68 gençliği ve o gençliğin anti-emperyalist mücadelesi, bu memleketin yüz akıdır, hepimiz için bir gurur vesikasıdır. Bu mücadele dün olduğu gibi bugün de emekçi halkın yüreğinde hak ettiği yeri alacaktır.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Şubat 2018 tarihli 101. sayısında yayınlanmıştır.